18 Nisan 2009 Cumartesi
SAKAR KARDELEN

HOŞ GELDİM

Uzun bir aradan sonra nihayet tekrar yazmaya başladım.İşimin vermiş olduğu yoğunluk sebebiyle 1 aydır yazamıyorum ve nihayet.İşte geldim burdayım ve hoş geldim.Bahar geldi her yer mis gibi,yemyeşil hele bu gün hava mükemmel.Artık yeniden kaldığım yerden yazmaya devam edicem arkadaşlar.Hoş geldin kardelen!
9 Mart 2009 Pazartesi
KAVGAMIZ

yüreğimizin derinliklerine kök salmış bir çınardır kavgamız
ummana ulaşmak için coşkunca yatağına sığmadan akan ırmaktır sevdamız
deniz’in, yusuf’un, hüseyin’in bileklerine kelepçe düşmüş
mahir’in o dağ yüreğine tarifi imkansız sızılar
bağrına saplanan hançerdir boyunlarımıza yağlanan urgan
ölüme sayılan günler özgürlüğü sayılsın diye düştü yola mahir, bastı tetiğe
8 Mart 2009 Pazar
MEVLİD KANDİLİ
7 Mart 2009 Cumartesi
DÜNYA KADINLAR GÜNÜ

Ve kadınlar,bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri,ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyleanamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeriöküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda
ve pazardaki
ve karasabana koşulan
ve ağıllardaışıltısında yere saplı bıçaklarınoynak,
ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olankadınlar,,
bizim kadınlarımız..
GÜLECEKSİN
DOĞU KADINI

YORGUNUM
3 Mart 2009 Salı
BİR VEDA HAVASI

Vakit tamam, seni terk ediyorum.
Bütün alışkanlıklardan öteye...
Yorumsuz bir hayatı seçiyorum.
Doymadım inan, kanmadım sevgine.
Korkulu geceleri sayar gibi,
Birden bire bir yıldız kayar gibi,
Ellerim kurtulacak ellerinden
Bir kuru dal ağaçtan kopar gibi.
Aşk sa bitti, gül se hiç dermedik
Bul kendini kuytularda hadi dal
Sen bir suydun, sen bir ilaçtın.
Hoşçakal iki gözüm hoşçakal.
Vakit tamam seni terk ediyorum
Bu incecik bir veda havasıdır
Parmak uçlarına değen sıcaklık
İncinen bir hayatın yarasıdır
Kalacak tüm izlerin hayatımda
Gözümden bir damla yaş aktığında
Bir yer bulabilsem seni hatırlatmayan
Kan tarlası gelincik şafağında
Ölümse korktum savaşsa hep kaçtım
Vur kendini korkularda hadi al
Seninle bir bütün olabilirdik
Hoşçakal iki gözüm hoşçakal
YUSUF HAYALOĞLUNU KAYBETTİK
2 Mart 2009 Pazartesi
YAŞLILAR AMA MUTLULARDI

Rahmetli dedem babaannemin sarı uzun saçlarını ve masvavi gözlerini görünce aşık olmuş.Atın üstünde öylece durup bakakalmış.Babaannemin anlatmasına göre dedemde çok yakışıklıymış.İri yarı ve bıyıklıymış.Zannedersem bıyıklarına vurulmuş babaannem.Babaannemin yaşı küçük olduğundan babası vermemiş dedeme oda kaçırmak zorunda kalmış.Hep birbirlerine sımsıkı sarılmışlar yokluktan varlık çıkarmışlar.Dedem ve babaannem hiç birbirlerinden ayrılmazlardı.Tarlaya, bahçeye ve çarşıya hep elele giderlerdi.Hayvanları otlatmaya bile birlikte giderlerdi.Çok ama çok mutluydular.Yüzlerinden tebessüm hiç eksik olmazdı.Taki o güne kadar.Dedem ilk kez yapmadığı birşeyi yaptı ve hayvanları otlatmaya tek başına gitti.Sıcak bir temmuz günüydü ve dedemin tansiyonu daha fazla kaldıramadı bu sıcağı.Her zaman eve erken gelen adam bu sefer geç kalmıştı.Babaannem ve biz onu aramaya gittik.Babaannem çok endişeliydi ve korkuyordu.Ama artık çok geçti.Dedemi öyle görünce hepimiz şok olduk.Ben küçüktüm ve dedemin birgün öleceğini hiç düşünememiştim.Ama babaannem sanki hissetmişti.Kadıncağız dedemin üzerine yıkılıp ağlamaya başladı ama artık ne yapsa çok geçti artık o yoktu.Tek kalmıştı babaannem.Hayat arkadaşı evinin direği yoktu.O neşeli güleç yüzlü insan artık yoktu.Hayat ne garip değilmi.Bugün varız yarın yokuz tohaf!!!
1 Mart 2009 Pazar
İNEK OTLATMAKTAN NEFRET EDERDİM

27 Şubat 2009 Cuma
MUTLUYDUK

Biz doğunun en doğusunda dünyaya geldik.Gözümü açtığımda küçücük güzel şirin bir evimiz vardı.Köpeğimiz karabaş,kedimiz minnoş ve birde tavuğumuz gurke.Annem tavuğumuzu çok severdi o yüzden adını gurke koydu.Gurke hergün yumurtlar bizi hiç yumurtasız bırakmazdı.Biz altı kardeştik ve en küçükleri bendim.Abim ve ablalarım beni hep korur kollarlardı.Gece gökgürlese hepimiz annemle babamın yatağına girerdik.Ne güzel olurdu toplu halde yatmak.Ayak ayağa yanyana koyun koyuna.Ben hep annemin yanında yatardım çok sıcaklardım.Oyun oynamaya gitsek köpeğimiz karabaş bizi hiç yanlız bırakmazdı.Ben en çok kedim minnoşu seviyordum ama oda nankör çıktı.Büyüdükten sonra çekip gitti tıpkı bizim gibi.Bizde o güzelim köyümzü bırakıp bu kocaman şehire geldik.Güzel önü bahçeli iki katlı bir evimiz olmuştu ama o küçük evin yerini tutmuyordu.Oküçücük evdeki mutluluk ve huzur başkaydı.Biz çocuktuk babam ve annem ise gençti.Şimdi ise biz genç onlar ise yaşlı.Ama o evdeki huzur başkaydı.Mutluyduk.
26 Şubat 2009 Perşembe
ELVEDA CEYLANIM


Martılar hiç bu kadar benzememişti ölüme
Bu kadar aldanmamıştım kanatlarının beyazına
Demek ölümden zor gidişlerde varmış
Ve çekermiş bir yüreği eteğinden tutarak denize doğru
Demek yaslandığım güneşlerin tılsımı bu kadarmış
Demek böyle ansızın gelirmiş ölümden zor olan
Yine de gözlerinin sürmesiyle uğurla beni
Her sabah yeniden ve daha güzel doğan gözlerin
Her akşam yeniden ve daha çetin öldüren gözlerin
Yine de sevdiğin bir yanım varsa sen de kalsın
Ve hep öylece bul beni mısralarımda ararsan
Yağmurun bu deli yağışı boşuna değilmiş
Güneşin utangaç yüzünü bu kadar saklaması
Şimdi dur desen bütün martılardan silkinirim
Bütün martılar silkinir kanatlarını ölümün beyazından
Ve ben Beyazıt’ın güvercinleri gibi umarsız
Döner dururum başının üstünde şimdi dur desen
Denizi sensiz sevmenin imkânsızlığı içinde gözlerim
Gökyüzüne yüzünden uzak bakmaların tadılmazlığı
Otur şöyle yanı başıma bir bardak çay içimi
Bütün kanımı dökmek istiyorum bütün yüzünü içmek
Çünkü gidiyorum yorumsuz düşlerimi yollara dökerek
Dur desen duracağım iki kaşının arasında
İzin ver bir kere daha öpeyim ellerinden
Ölüm en kırçıl ağzıyla öpmeden dudaklarımı
Kanımda kıvılcım kalmadı ufukları yakamam
Ellerini bir kere daha sına boynunla yağmurun altında
Boynunu bulmadan ellerim yağmurlara bakamam
Kendimi asabilirim bulutlara kal desen kalırım
Martılar hiç bu kadar benzememişti ölüme
Çığlıkları bu kadar büyümemişti ölümsüz yanımda
Ve hiçbir güneş bu kadar köpürmemişti kanımda
DUR DE DURAYIM KAL DE KALAYIM GİT DERSEN ÖLÜRÜM
Bir martıya dönüşürüm kendi kendime açarım kanatlarımı
DUR DESEN DURURUM KANATLARIMIN BEYAZIYLA
Şimdi elveda şarkılarını söylemek gerek artık
Zaman ağzından bir su gibi akıp gelirken en uzun haftalar
Her anın bir ömür gibi tükenişi İstanbul’un nabzında
Şimdi elveda şarkılarını söylemek gerek artık
Ölümün suskun diliyle buluşturmak şarkıları
Sus desen susarım sus desen yine susarım iki ateş arasında
Bulutlar böyle gelip oturmazdı karşıma
Gözlerini hep benden saklardı yağmurun çocukları
Bir benim ağlamalarım yıkardı tüm evreni
Gül desen güleceğim küllerimi bırakacağım yağmura
Yanaklarımda tomurcuklanan güllere tutunacağım
Öyle çaresizim öyle yoğunum ki ellerinin gurbete çıkan yanının
Git desen gideceğim sonsuza dek iki deniz arasında
Hani bir türkümüz vardı Urfa’nın etrafı dumanlı dağlar
Söyle desen söyleyeceğim bir ceylanın kayıp balasını
Ve öyle süzüleceğim ki bir annenin bakışlarından
Gel desen geleceğim ateşin en harlısına
Gel desen geleceğim gerilerek iki mancınık arasında
Hoşça kal ardımdan ateşler yakan sevgilim
Sular nasılsa bağlanacak çocukların diliyle
Hoşça kal ve bir dansa başla kaldığın yerden
Nasılsa bu son şiirim olacak
Nasılsa susacağım bir ocağın başında ateşe düşen gözlerine
Nasılsa son sözlerimi yalnızca balıklar duyacak
Denize düşen ilk mısraı kalbinde taşıyan balıklar
Hoşça kal ardımdan ateşler yakan sevgilim
Hoşça kal
24 Şubat 2009 Salı
YANLIZ ÇOCUKLARA
BAHAR YELİ
23 Şubat 2009 Pazartesi
KARDAN GELİN

22 Şubat 2009 Pazar
BÜYÜMEK İSTEMİYORUM ANNE

"Öperim can evinden... BÜYÜMEK İSTEMİYORUM ANNE Büyümek ne zor şey be anne, Acı veriyor insana… Hani sevmediğimiz şeyleri Zorla yedirip içirirdin ya Büyürsün diye diye, Büyümeyi marifet sanırdık biz de, Büyükler aldatıyor be anne, Tutulmuyor verilen sözler, Dövüyor,sövüyor, Hak-hukuk tanımıyor büyükler… Ortalığa dökülmüş, Kişiliksiz kimlikler, Kimliksiz kişilikler… Para gibi harcıyorlar sevgiyi Çıkarları uğruna, Gülüyorlar namus,ahlak Dediğimiz kavrama… Körpecik,su damlası bedenler, Yok satıyor pazarda… Hani erken uyuturdun ya, Çabuk büyüyelim diye, Hep uyanık olmak gerektiğini, Neden öğretmedin bize anne… İnsan büyüyünce görüyor çirkini, Büyüdükçe öğreniyor acı gerçekleri, Dayanamıyorum bu gidişe, Yarım asrı devirdim ama, Soruyorlar ne zaman büyüyeceksin diye… Canım yanıyor her büyüyüşümde, Çocuk ruhum ölüyor, Büyümek istemiyorum anne...
21 Şubat 2009 Cumartesi
HER SENE HAMİLE KALAN PITİKE REJ SURE

Köyün yaşlı ,gezgin kadınlarından pıtika rej sure.Bugün size ondan bahsetmek istiyorum.sure genç bir kızken ımbo adında boylu poslu bir delikanlıyla tanışır.Çeşme başında birbirlerini görürler ve pıtika rej sure ımbo ya aşık olur.Gizli gizli buluşurlar.Bu buluşmaları uzun sürmez.En kısa zamanda ımbo sureyi istetir.Surenin babası vermek istemez bunun üzerine ımbonun babası yüklü bir miktarda başlık parası sunar.Para her şeye kadir olduğu için babası sureyi verir.Evlenirler bir güzel düğün yaparlar.O gece bunlar mecimeği fırına verirler.Sure hamile kalır.Karnı yavaş yavaş şişmeye başlar.Ama pıtika rej sure bir dakka yerinde durmaz o kapı senin bu kapı benim sürekli gezer dedikoduyu çok sever.Ogün ise köyde bir düğün olur.sure halay çekmeyi çok sever ve o karnıyla şemmammeyi oynar dırçik atar ve bebeğini düşürür.Tabi doğal olarak üzülürler ama yeniden çocuk yapmaları gerekir.Yine mercimeği fırına verirler ve sure yine hamile kalır.Busefer bişey olmaz çocuğu doğurur.Bu bir oğlandır ve adını fırtıklı şano koyarlar.Yavaş yavaş çocukları olur.Sağlam 5 çocuğu olur 6 tane ise düşük yapar halay çekmekten kendine hakim olamaz.Sonra çocuklar büyür evlilik çağına gelirler.Sure ise artık yaşlanmıştır ve menapoza girmiştir.Imboya git gide uzak kalır hernekadarda evli olsalar kadın menapozda.O iş olmaz.Imbo sinirle yatar her akşam.Kızları fato büyümüştür evlilik yaşı gelmiştir köyün yakışıklı delikanlısı kara mıro fatoya talip olur.Neyse bunu kara mıroya verirler.Evlenirler o gece onlar o haltı yerken ımboyla surede aynı haltı yer.Zorda olsa ımbo başarır.Hem pıtika rej sure hemde kızı fato hamile kalır.Sure yine yerinde duramaz ve düşük yapar fato ise doğurur.Nur topu gibi bir oğlu olur.Sure ise bu bebeğide düşürdükten sonra eski mesleğine geri döner o kapı senin bu kapı benim gezer durur.Düğünlerde halay çeker ve yine tuvaletini dışarı yapmaya devam eder.buda böyle sürüp gider taki kocası ımbo ölene kadar....
20 Şubat 2009 Cuma
ÇOCUKKEN GÖRDÜĞÜM PERİ

Yine bir temmuz akşamıydı.Biz her akşam arkadaşlarla biraraya tolanır eğlence yapardık ateşler yakar etrafında döner,şarkılar söyler,ateşin üstünden atlardık.Aklımıza gelen hikayeleri anlatırdık.Halaylar çekerdik.Ama saat fazla geç olmadan eve gelirdik.Nedense o gün öyle olmadı.Arkadaşlar gece 12 ye kadar durmak istediler o saate kadar eve gitmedik.Tam karşımızda eski harabe terkedilmiş bir ev.Ben o evi gördükçe korkmaya başlamıştım ama belli etmemeye çalışıyordum.Çünkü büyüklerimizden duyduğumuz kadarıyla o evde perilerin olduğu söylenirdi.Bunları düşündükçe korkuyordum.Arkadaşım iskelet o evden bir ses geldiğini söyledi.Ben,iskelet,pısırık sevgi,filozof aysel ve cece zifiri karanlıkta o eve doğru gittik.Ben tir tir titriyordum ama merakta ediyordum.Elimize aldığımız ateşle eve girdik.Çıt çıt diye sesler geliyordu.Gidgide sesler yaklaşıyordu geri gitmek istedik ama gidemedik.Birden bir ışık çıktı ve bir kadın.Işık gözlerimizi alıyordu.Gelinlik giymiş dimdik karşımızda duruyordu.Sadece 1 veya2 saniye durdu karşımızda sonrada kayboldu.Hepimiz görmüştük birbirimizi eze ezekaçmaya başladık bağıra çağıra.Bilemiyorum belkide korktuğumuz için hayal görmüştük.Ama görmüştük işte.O gün gördüğümüz herneyse kimse inanmadı.Başkada kimseye anlatmadık.Aman çocuk aklı işte diyip geçiştirdiler ama hepimiz görmüştük.Daha sonrada o ev sahibi tarafından yıkıldı ve yerine yeni çok güzel bir ev yapıldı.Bizim gördüklerimizde o evle yok oldu.
19 Şubat 2009 Perşembe
HEMO

Köyümüzdeki insanlardan bahsetmek istiyorum.Köyün gençleri,hırtto,zırtto,bıro,bilo,ve reşşo.Köyün en yaşlıları ise heydo,mızo, aç deve,meho ve işte size bugün bahsedeceğim meşhur rahmetli hemoooo!Bugün onunla olan anılarım geldi aklıma onları sizlerle paylaşmak istiyorum.Hemo uzun boylu yapılı ve birazda dedikoducu bir adamdı.Çocukları gördüğü yerde sıkıştırıp dövmeyi severdi.Beni nerde görse yakalayıp ağzıma tükürmek isterdi.Neden diye sorarsanız,bizim oralarda küçük çocukların ağzına tükürürlerki huyu benzesin diye ne iğrenç dimi.Neyse bu hep beni tutardı ama tüküremezdi ağzıma çünki annem kızardı ona.Bir gün yine bize oturmaya geldi çay kahve filan içiyolar,o zamanlar babam kocaman bir masa ve sandalye yeni almış bende hevesimi çıkarmak istedim sandalyenin üstünde kıç üstü zıplamaya başladım.Artık nasıl zıpladıysam sandalye kırıldı ve içine düştüm.Vücudum içinde ayaklarım havada hemo ise karşımda,eteğim ise suratımda.Evdeki herkes gülme kırizine girdi.Aman napim çocuktum.Bir gün yine rahmetli hemo mahalleyi teftiş ederken pısırık sevgiyi görür ama sıkı durun nasıl görür biliyormusunuz hindileri zorla çifleştirmeye çalışırken.Pısırık sevginin bir elindede başka bir hindi ve yumurtası varmı diye eliyle yoklarken...Hemo bunları görür peşine düşer ama yakalayamaz,bu sırada pısırığın annesi çıkar iki eli belinde hemoya bağırır.Hemo ondan çok korkardı.Birgün de annesi pısırık sevgiyi hemolara borç istemeye göndermiş hemo vermemiş ve dediği o meşhur kelime hala aklımda"para peşin,kırmızı meşin"hiç unutamam o kelimeyi çünkü köye bile yayılmıştı bu kelime.Hey gidi günler hey! Ne günlerdi ama,şimdi ise biz büyüdük hemo ise yok.Köyün yaşlıları yok.Hayatın kanunu!!!!?
17 Şubat 2009 Salı
LAVAŞ EKMEĞİ VE ERİŞTE

Bugün hava o kadar güzel ki anlatamam.Eskiden biz köyde böyle güzel havalarda dışarıda eteş yakar sacı ateşin üstüne koyar lavaş ekmeği pişirirdik.Annem hamurları künde haline getirir ben ise odun toplar ateşe atardım.Sac iyice kızınca annem hazırladığı kündeleri atardı.Bir güzel pişerdi üstüne birde yağ sürdünmü muhteşem olurdu.Ağzım sulandı valla.Lavaş ekmeğin içine bir güzel de lor peyniri dökerdim "hııııım"yede yanında yat olurdu.Özledim valla o günleri.O zamanlar kadınlar hep bir arada istedikleri herşeyi birlikte yardımlaşarak pişirirlerdi.Güzel havalarda erişte yaparlardı toplu halde çok zevkli olurdu.Şarkılar türküler göbekler atarak yaparlardı.Sonrada yaptıkları erişteleri keser bir güzel ipe asarlardı, biz çocuklarda bişey olmasın diye başında beklerdik eriştelerin.Of ya böyle yazdıkça geçmişe gidesim geldi özledim lavaş ekmeğini ve erişteği oradaki birlik ve beraberliği ah! ah! nerde o günler ah! ah!
16 Şubat 2009 Pazartesi
KAZLARIN HAZİN SONU

Of!of!yine efkarlandım.Aklıma yine çocukluğum geldi bir hoş oldum.Bir yaz günüydü havada çok ama çok sıcaktı.Ben ve ablam o sıcağın altında kaz çobanlığı yapardık.Kaz yavrularını bizim oraların tabiriyle" bılikleri "beklerdikki kargalar yada yılanlar yemesin diye.Arkadaşlarımız oyun oynar biz ise çobanlık yapardık.Ablamla kazları ve bıliklerini alır ormana yada dereye götürürdük.Otlatır gödenleri doyana kadar bekler,akşama doğru getirirdik.Sonrada yorgunluktan hırt düşerdik.Bılikler büğüyene kadar biz bakardık.Büğüdükten sonrada karga yılan vs.gibi hayvanlar zarar veremezdi kendileri otlardı.Ben ve ablam kazları ve bıliklerini aldık ormana götürdük.Ana kaz cinyurun ayağını bir güzel iple ağaca bağladık.Ablam ve ben ormanda oyun oynamaya başladık napalım küçüktük hep kazlara bakamazdık ya.Ablam oyun oynarken kazları unutmuştu kazlara bişey olursa annem canımıza okurdu.Kazları bıraktığımız yere doğru yavaş adımlarla gidiyorduk sanki güvendelermiş gibi.Ablam"korkma bişey olmaz anneleri var yanında"dedi.Ben tedirgin oldum bişey olursa anneme ne deriz diye.Ablam benim kadar korkmazdı annemden ben çok korkardım küçük olduğum içinmidir nedir?Neyse kazların yanına gittik. oda ne!kazların bikaç tanesi eksik üstelik kafalarıda kopmuş.Aldık kazları öylece eve getirdik.Annem kazları öyle görünce nerdeyse kafayı yiyodu.Ablam"hadi kaçalım "dedi bi fırladık annem bize yetişemedi eeeeee tabi dövemedi.Akşama kadar eve gitmedik çokta acıkmıştık babamın gelmesini bekledik.Çünkü annem babam varken bizi dövemezdi ama oda haklıydı bence çok ama çok yaramaz bir çocuktuk biz özelliklede ablam!Ogünde böyle heyecan ve korkuyla geçmişti.
15 Şubat 2009 Pazar
BAHARIN İLK SABAHLARI

Karşı damda bir güneş parçası,
İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar;
Bağıra çağıra düşerim yollara;
Döner döner durur başım havalarda.
Sanırım ki günler hep güzel gidecek;
Her sabah böyle bahar;
Ne iş güç gelir aklıma, ne yoksulluğum.
Derim ki: 'Sıkıntılar duradursun!'
Şairliğimle yetinir,
Avunurum.
13 Şubat 2009 Cuma
HÜRRİYETE DOĞRU

GÜZEL HAVALAR
11 Şubat 2009 Çarşamba
YAŞLI ÜRKEK ADAM

10 Şubat 2009 Salı
KÖTÜ KOMŞU

7 Şubat 2009 Cumartesi
KAFAMDAN AŞAĞI DÜŞEN TIRTILLAR

5 Şubat 2009 Perşembe
BEN KÖYÜMÜ ÖZLEDİM

4 Şubat 2009 Çarşamba
4 LİRA

2 Şubat 2009 Pazartesi
OYUNCAK BEBEK ÖZLEMİ

30 Ocak 2009 Cuma
KIZGIN KOÇ

27 Ocak 2009 Salı
MENŞURE TEYZENİN ELİ

26 Ocak 2009 Pazartesi
KAFAMA YEDİĞİM TERLİK

Yine unutamadığım bir günü hatırlamak ve sizlere sunmak istiyorum.Okullar kapanmış yaz tatiline girmiştik.Tabi bize tatil yok.Annem inekleri dışarı çıkarmış bunları otlatın diye emir veriyo.Ben,ablamve komşu kızı iskelet inekleri otlatmak için bir çayıra götürdük.Çayır kenarında etrafı çevrili bir şeftali bahçesi ve can alan şeftaliler.üçümüzünde gözü o bahçeye takıldı.Ablam ve iskelet bahçeye girebilmek için plan yapmaya başladılar.Plan şöyleydi onlar bahçeye giricek bense etrafı gözetlicektim.Onlar bahçeye girdiler,bense korkuyodum birileri görücek diye.Bahçedeki köpek havlıyor du kendini yırtarcasına ama iskeletin umrunda değildi onun derdi sadece şeftali yemekti.Ablam ve iskelet eteklerini şeftaliyle doldurmuş geliyorlardıki sahibi gördü peşimize koşuyordu ablamsa şeftalileri bir türlü bırakmıyordu.Kadın git gide yaklaştı ve ablamı yakaladı bense var gücümle kaçmaya devam ediyordum.İskelet bi tarafa ben bi tarafa koşuşturup durduk.Ama çok korkmuştum.Eve geldim hemen yatağın altına saklandım çünki kadın ablamın kolundan tutmuş eve geliyordu.Annem bizi dövücekti emindim.Kadın derdini anlattı.Annem ablama beni rezil ettin topal hiç utanmıyomusun dedi ve saçından tuttu.Artık sıra bana gelmişti nerde o fıtık diye bağırmaya başladı kız çık dışarı yoksa çok fena olucak diye bağırıyordu bense korkuyodum.Annem yatak odasına geldi ve beni saklandığım yerden yani yatağın altından çıkardı ve ayağından çıkardığı terlikle beni bir güzel haşladı en çok da kafama vuruyordu.Kafam o kadar acıdıki ne o terliğin acısını nede o hırsızlığı hiç unutamadım.Bidahada hırsızlık yapmadık.
25 Ocak 2009 Pazar
KARDELENİN ZOR ANI

Kaydol:
Kayıtlar (Atom)