9 Mart 2009 Pazartesi

KAVGAMIZ




yüreğimizin derinliklerine kök salmış bir çınardır kavgamız
ummana ulaşmak için coşkunca yatağına sığmadan akan ırmaktır sevdamız
deniz’in, yusuf’un, hüseyin’in bileklerine kelepçe düşmüş
mahir’in o dağ yüreğine tarifi imkansız sızılar
bağrına saplanan hançerdir boyunlarımıza yağlanan urgan
ölüme sayılan günler özgürlüğü sayılsın diye düştü yola mahir, bastı tetiğe

8 Mart 2009 Pazar

MEVLİD KANDİLİ



GÜNDÜZÜ BEREKET; GECESİ RAHMET;SABAHI MAGRİFET OLAN BİR GÜNE KAVUŞTUK. KAVUŞTURANA HAMD; YAŞAYABİLENE SELAM OLSUN.KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN.

7 Mart 2009 Cumartesi

DÜNYA KADINLAR GÜNÜ



Ve kadınlar,bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri,ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyleanamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeriöküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda
ve pazardaki
ve karasabana koşulan
ve ağıllardaışıltısında yere saplı bıçaklarınoynak,
ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olankadınlar,,
bizim kadınlarımız..

GÜLECEKSİN


HER ZAMAN MUTLULUĞUN DORUĞUNDAYKEN GÜLÜNMEZ, BAZEN SIRF HAYATA GICIKLIK OLSUN DİYE UÇURUM KENARINDAYKEN BİLE GÜLÜMSEYECEKSİN.

DOĞU KADINI

Birden aklıma bizim memeleketteki yaşlı nenelerim geldi.Karsın havası soğuk olduğu için nenelerimiz kat kat giyinirler.Hep merak ederdim neden böyle katkat giğinirler diye.meğer bu yüzdenmiş.Anaannem de böyle giyinirdi.Kafasını bir güzel eşarpla sarar sonra üstüne bir başka eşarp daha.Sırtınada bu gördüğünüz şallardan atardı.Karsta kadınların hemen hemen hepsi aynı şalı takar.Hepsinin ayazdan yüzleri kırış kırış olmuştur.Tarlada ahırda soğuk ayaz demeden çalışmışlardır.Doğu kadını hiç boş durmaz sürekli bir işle uğraşır.Tezek yapar hayvanlara bakar süt sağar yağ peynir yapar vs.Çalışır çabalar ve sonrada beli bükülür.Yaşlanır.Ama çok uzun yaşarlar.Oranın havasından herhalde bilemem ama oradan istanbula gelen yaşlılar çok ama çok uzun seneler yaşarlar.Şimdi orda olmak vardı.Havası suyu bambaşkadır oraların.Asıl bence oranın taşı toprağı altın.

YORGUNUM



Sen baharı beklerken karşına çıkanın bir sonbahar olduğunu öğrendiğin anda, bahar diye bağrına basar mısın sararmış yaprakları?

Yorgunum!

Çıktığımız yollardan cayışından yorgunum.

Ne düşünsem düşten ileri gitmeyecek diye yırtıp atıyorum beynimdekileri.

3 Mart 2009 Salı

BİR VEDA HAVASI




Vakit tamam, seni terk ediyorum.
Bütün alışkanlıklardan öteye...
Yorumsuz bir hayatı seçiyorum.
Doymadım inan, kanmadım sevgine.
Korkulu geceleri sayar gibi,
Birden bire bir yıldız kayar gibi,
Ellerim kurtulacak ellerinden
Bir kuru dal ağaçtan kopar gibi.
Aşk sa bitti, gül se hiç dermedik
Bul kendini kuytularda hadi dal
Sen bir suydun, sen bir ilaçtın.
Hoşçakal iki gözüm hoşçakal.

Vakit tamam seni terk ediyorum
Bu incecik bir veda havasıdır
Parmak uçlarına değen sıcaklık
İncinen bir hayatın yarasıdır
Kalacak tüm izlerin hayatımda
Gözümden bir damla yaş aktığında
Bir yer bulabilsem seni hatırlatmayan
Kan tarlası gelincik şafağında
Ölümse korktum savaşsa hep kaçtım
Vur kendini korkularda hadi al
Seninle bir bütün olabilirdik
Hoşçakal iki gözüm hoşçakal

YUSUF HAYALOĞLUNU KAYBETTİK

Bu sabah ünlü şair yusuf hayaloğlunu kaybettik.Hepimizin başı sağolsun.ALLAH rahmet eylesin.Nur içinde yatsın.

2 Mart 2009 Pazartesi

YAŞLILAR AMA MUTLULARDI


Rahmetli dedem babaannemin sarı uzun saçlarını ve masvavi gözlerini görünce aşık olmuş.Atın üstünde öylece durup bakakalmış.Babaannemin anlatmasına göre dedemde çok yakışıklıymış.İri yarı ve bıyıklıymış.Zannedersem bıyıklarına vurulmuş babaannem.Babaannemin yaşı küçük olduğundan babası vermemiş dedeme oda kaçırmak zorunda kalmış.Hep birbirlerine sımsıkı sarılmışlar yokluktan varlık çıkarmışlar.Dedem ve babaannem hiç birbirlerinden ayrılmazlardı.Tarlaya, bahçeye ve çarşıya hep elele giderlerdi.Hayvanları otlatmaya bile birlikte giderlerdi.Çok ama çok mutluydular.Yüzlerinden tebessüm hiç eksik olmazdı.Taki o güne kadar.Dedem ilk kez yapmadığı birşeyi yaptı ve hayvanları otlatmaya tek başına gitti.Sıcak bir temmuz günüydü ve dedemin tansiyonu daha fazla kaldıramadı bu sıcağı.Her zaman eve erken gelen adam bu sefer geç kalmıştı.Babaannem ve biz onu aramaya gittik.Babaannem çok endişeliydi ve korkuyordu.Ama artık çok geçti.Dedemi öyle görünce hepimiz şok olduk.Ben küçüktüm ve dedemin birgün öleceğini hiç düşünememiştim.Ama babaannem sanki hissetmişti.Kadıncağız dedemin üzerine yıkılıp ağlamaya başladı ama artık ne yapsa çok geçti artık o yoktu.Tek kalmıştı babaannem.Hayat arkadaşı evinin direği yoktu.O neşeli güleç yüzlü insan artık yoktu.Hayat ne garip değilmi.Bugün varız yarın yokuz tohaf!!!


1 Mart 2009 Pazar

İNEK OTLATMAKTAN NEFRET EDERDİM

Çocukken oyun nedir bilmezdik.Hep ahırda anneme yardım ederdim.Daha sonra inekleri alıp otlatmaya götürürdük ben ve arkadaşım iskelet.Artık okadar bıkmıştım ki onları çayırda bırakır kendim arkadaşımla sek sek oyununa dalardık.Hiç umursamazdık.Yine böyle sek sek oyunu oynarken inekler köpeklere yem oldu.Ogünü hiç unutamıyorum çünkü annemden çok dayak yemiştim.Okuldan geldikten sonra bile ders çalışamaz hep inek otlatırdım taki akşam olana kadar.Akşamda ders çalışacak keyfim kalmazdı.Bir gün babam artık bu işle uğraşmak istemiyorum dedi ve evimizi ve hayvanlarımızı sattı.Büyük şehir istanbula geldik.Geldik ama yeni arkadaşlar edinmek okadar kolay olmadı.Ben hala arkadaşım iskeleti özlüyorum.Köyümü, ineklerimi ve inanırmısınız onları otlatmayı ,sek sek oynamayı çok ama çok özledim.Biliyorum artık büyüdük herşey istediğimiz gibi olamaz.Belkide artık sek sek oynayamam ama geç olmadan tekrar gidip görmek isterdim memleketimi.Ve çocukluk arkadaşlarımı tabi evlenmedilerse.Ama şunu anladım insanın çocukluk arkadaşları bir başka oluyormuş.Bu şehirdeki insanlar onlar gibi temiz vede saf değil.Hepsi çok kurnaz.Ya ben yine köyde yaşamak isterdim .İneklerimi alıp dağa çayıra götürmek isterdim.Ama imkansız çok büyüdük be.Keşke çocuk kalsaydım hiç büyümeseydim keşke!....